23 Nisan 2009 Perşembe

Lexus IS-F




Kimyası değişen Lexus, yumruklarını sıkmış bir dövüşçü gibi duruyor.

Toyota’nın lüks markası Lexus henüz Türkiye’ye resmi olarak gelmedi. Yalnızca geçen yıl Autoshow Fuarı’nda stand açılarak nabız yoklandı. Ne zaman satılacağı ise henüz belli değil. Bizce Lexus’ün Türkiye’de satılma zamanı geldi de geçiyor bile. Bunca lüks otomobil Türkiye pazarına girmişken, Lexus’un daha geniş kitlelere ulaşmasını umuyoruz. Bu, biraz da fiyatlandırma politikasıyla alakalı aslında. Örneğin 2008 model bir LS 460, grey market’te 140 bin euro civarında satılıyor. 2000 model ikinci el bir Lexus’u ise çok ama çok daha makul fiyata satın alabiliyorsunuz. Gelelim resimlerini gördüğünüz kırmızı deli fişeğe... Varsayalım ki, çizgi filmlerdeki tiplerden çok daha güçlü bir imaja sahip bir Japon otomobil üreticisisiniz. Kısa boylu, kirli sakallı ve her zaman şişkin duran kaslı bir gövdeniz var. Ürünleriniz gerçekten kaliteli ve her ne kadar söylemek istemeseniz de biri elektrikle çalışan iki adet motora sahip. Evet. Evlerimizde kullandığımız ampulleri yakan elektrikten bahsediyoruz. Bu, otomobillerinizin kalitesiz olduğunun bir göstergesi değil insanların bunları ne kadar zarif, rahat, kaliteli ve yeşil olduklarını düşünmelerini sağlayan bir özelliktir. Böyle modellerden ortada her ne kadar çok dolaşsa da başlarına bir adam lazımdı. Fakat bu gerçek insanı biraz üzüyor. Alman devleri BMW, Mercedes ve Audi hızlı ve sert V8’lere sahip, orta boyutlu yere yakın sedanları ile –M3, C63 ve RS4– rakibini pusuda beklerken Lexus, rakiplerini alçak sesi ve egzoz boruları ile bekliyor.
Fakat artık bıçak kemiğe dayanmış gibi gözüküyor. Güney İspanya’da bulunan Seville kentinin yakınlarında yeni açılan Monteblanco Pisti’ndeyiz. Pit garajlarının karanlık ortamından parlak güneşe doğru çıkıyoruz ve gözlerimiz hiçbir şey görmüyor. Birkaç saniye sonra algılamaya başladığımızda pit alanının bir kenarında park halinde duran BMW M3’ü ve Audi RS4’ü görüyoruz. Bakabiliyor, dokunabiliyor fakat kullanamıyoruz. Lexus personeli, BMW ve Audi’nin bu bakir pistte neler yapabileceğini biliyordu ve soru sorduğumuzda çok savunmacı cevaplar alıyorduk fakat içlerindeki beklentiyi dışa vurmaları için bunu yapmak zorundaydık. Pit alanının biraz daha aşağısında Lexus’un yumruklarını sıkmış vaziyette bekleyen ve performans kulvarında yıllardır süregelen Alman egemenliğine darbe vurmak isteyen dövüşçüsü IS-F duruyordu.
Dış görünüş açısından baktığımızda her şey yerli yerine oturmuş gibi gözüküyor. Kimyası ve karizması değişen Lexus, öylesine agresif duruyor ki, RS4 bunun yanında çekingen kalıyor. Aynı yöne bakarken görüş alanımda dalgın duran fakat inanılmaz cool bir tip olan IS-F projesinin müdürü Yukihiko Yaguchi giriyor. IS-F’in basın tanıtımı organizasyonuna eşlik eden Frankfurt Otomobil Fuarı’nda giydiği Sparco yarış tulumlarıyla Quentin Tarantino filmlerinden çıkmış gibi duran Yaguchi, bu haliyle çok hızlı bir pilot izlenimi veriyordu.

Daha önce yüksek performanslı bir sedan yapmamış olmasına rağmen açık hedefleri ve ileri teknoloji ürünü motorlara sahip olan Yaguchi, olaya mükemmel bir şekilde yaklaşarak ortaya bu otomobili çıkarmış durumda. LS600h limuzinden alınan 5 litrelik V8, güç üretiminin verimliliğini artırmak için direkt ve yandan püskürtmeli bir enjeksiyon sistemine sahip. Yamaha Racing tarafından üretilen silindir kafaları ve rahat solunum ile güzel bir V8 sesi çıkmasını sağlayan yeni çift hava girişi, 417 HP güç ve 503 Nm tork üretimi sağlıyor.



0 yorum: